Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, dünyanın oldukça değişken bir süreçten geçtiğini vurgularken, Türk Dünyası'nın ortak yaklaşımlar geliştirmek zorunda olduğunu vurguladı.
Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev'in ev sahibi Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve TDT Dönem Başkanı Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'e teşekkürle başlayan konuşmasının tam metni şöyle:
"Türk dünyasının kültür başkentlerinden Şuşa şehrinde sizlerle buluşmamızın anlamı derin. Güzel Karabağ'ın mücevheri sayılan bu kutsal şehir, Azerbaycan halkının tükenmez cesaretini, eşsiz metanetini, gerçek cesaretini ve birliğini açıkça gösteren tarihi zaferin parlak bir simgesidir. 20. yüzyılın büyük siyasetçisi ve halk adamı, bağımsız Azerbaycan devletinin kurucusu saygıdeğer Haydar Aliyev'in sözleriyle, "Şuşa - Karabağ olmadan, Karabağ olmadan Azerbaycan olmaz."
Nitekim bu eşsiz şehir, sadece Azerbaycan'ın değil, tüm Türk halklarının gönlünde ayrı bir saygı ve gurur uyandırmaktadır. Dün, tarihi adaletin yerleştiği ve Azerbaycan'ın bağrına döndüğü Karabağ'da, saygıdeğer İlham Aliyev önderliğinde yürütülen devasa yenilikçi çalışmalara doğrudan tanık olduk. Siz değerli kardeşimiz, yakın dost olarak yapacağınız bu güzel işler, elbette hepimize sonsuz sevinç ve gurur verecektir. İnanıyorum ki, ortak çabalarımız ve özel ilgimizle, bu paha biçilmez şehrin imajında tüm Karabağ, gelecekte ebedi dostluğumuzun gerçek bir simgesi haline gelecektir."
"DÜNYADA KRİZ DERİNLEŞİRKEN, ORTAK YAKLAŞIM ŞART"
Sevgili zirve katılımcıları! Beş yıl önce Azerbaycan topraklarındaki Türk Devletleri Teşkilatı'na üye olduk. Geçtiğimiz kısa dönemde 30'dan fazla önemli alanda karşılıklı yarar sağlayan ve kapsamlı bir işbirliği kurduk. Bu zirvemiz, artan küresel risk ve tehditler bağlamında gerçekleşiyor ve karşılıklı güven krizi derinleşiyor. Böylesine karmaşık bir durumda, ebedi kardeşlik ruhuyla güçlenen ilişkilerimizi nitelik açısından yeni bir seviyeye çıkarmanın, ortak yaklaşımlar geliştirmenin zamanı gelmiştir. Bugünkü toplantının "Ulaşım, ara bağlantı ve iklim eylemi yoluyla sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek" sloganı altında düzenlenmesi bu anlamda büyük önem taşıyor. Aşağıdaki stabil sorunlara dikkatinizi çekmek isterim:
Ticaret ve ulaşım yollarının geliştirilmesi. Organizasyona üye ülkeler arasındaki ticaret hacmi giderek artıyor.
Geçtiğimiz yılın sonuçlarına göre karşılıklı ticaret ciromuzun hacmi %27 arttı. Bu yıl da bu yüksek büyüme oranları görülüyor. Onu canlı tutmakla ilgileniyoruz.
Bugün ülkelerimiz dünyanın ana pazarlarına girmeye ve Büyük İpek Yolu'nu yeni tarihi koşullarda yeniden canlandırmaya kararlıdır.
Elbette son yıllarda Örgüt çerçevesinde bu alandaki işbirliğinin hukuki zemini güçlendirildi ve dijital sistemler hayata geçirildi. Sonuç olarak, Trans-Hazar uluslararası taşımacılık koridoru üzerinden kargo taşımacılığının hacmi sürekli artmaktadır. İş dünyası için en uygun tarifelerin uygulamaya konması şüphesiz bu koridorun rekabet gücünü ve çekiciliğini artıracaktır.
Geçtiğimiz hafta Taşkent'te kurulan Türk devletlerinin lojistik merkezleri ve yük taşıyıcıları ittifakının, kuruluşumuzun ulaştırma alanındaki gündeminin oluşturulmasında ve öncelikli görevlerin uygulanmasında geniş ölçüde yer alması uygundur. Bünyemizde bir Demiryolu İdaresi Konseyi kurulması ve müdürlüğünün Taşkent'e yerleştirilmesi yönündeki teklifimizi olumlu karşılayacağınıza inanıyorum. Görev verirsek, bir sonraki zirvemizden önce ticaret ve ulaştırma bakanlarımız, uluslararası koridor fırsatlarının daha verimli kullanılması, karayolu taşımacılığının tamamen dijitalleştirilmesi ve "yeşil" koridorların oluşturulması için ortaklaşa karmaşık önlemler geliştirecekler.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BÖLGEMİZİN EN ÖNEMLİ KONULARINDAN"
İklim değişikliğine karşı ortak mücadele. Kuruluşumuzun bulunduğu bölgenin iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olduğunu söylersek doğrudur.
Mevcut sorunların sistemli bir şekilde çözülmesi yönündeki girişimimize dayanarak Türk Ekoloji Konseyi'nin bakanlar düzeyinde kurulması yönündeki öneriyi de onaylayacağınıza inanıyorum. Bu yapının ikametgahını ekolojik felaketten en çok etkilenen bölgeye, ada kıyısındaki büyük bir şehir olan Nukus'a yerleştirmek iyi bir fikir olacaktır. Bu noktada, bugün Türk dünyasının iklim konusunda uluslararası işbirliğinde yüksek bir yer edindiğini ve söz sahibi olduğunu özellikle gururla vurgulamak isterim. Bu Kasım ayında Bakü'de düzenlenecek 29. Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP-29) tüm ülkelerimiz için büyük bir tarihi olay olacaktır. İklim değişikliği konusunda dünya liderleri zirvesinin başarılı geçmesini canı gönülden diliyoruz. Biz bu prestijli konferansa aktif olarak katılmaya ve bu konuda Azerbaycan'a kapsamlı yardım sağlamaya hazırız.
"YENİLENEBİLİR ENERJİ DE İŞBİRLİĞİ"
2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini önemli ölçüde artırmayı ve enerji dengesinin yüzde 40'ına ulaşmayı hedefliyoruz. Ortaklarımızla birlikte yılda 2 gigawatt kapasiteli yeni rüzgar ve güneş enerjisi santrallerini devreye alıyoruz. Bu projeler, doğrudan yabancı yatırımlar pahasına, kamu-özel ortaklığı esasına göre hayata geçiriliyor. Kazakistan'la birlikte komşu Kırgızistan'da da hidroelektrik santral inşaatlarına başlıyoruz. Alternatif enerji alanında iş birliğini genişletmek için "Yeşil enerjiye yönelik Türkiye hamlesi" konseptini benimsemenin zamanının geldiğini düşünüyorum.
Dünya Türk halkları, farklı dönemlerde dünya medeniyetinin gelişmesine benzeri görülmemiş bir katkı sağlamıştır. Adları dünya halkları tarafından çok iyi bilinen büyük alimlerimiz ve alimlerimiz iki büyük Rönesans kurmuşlardır. Bu, insan sermayesinin çok eski zamanlardan beri insanımızın hayatında ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Üretici ekonominin gelişimi için modern bir "bilgi ekonomisi" inşa etmek, dijital teknolojiler, blok zincir, bulut, kuantum bilişim teknolojileri, robotik, "dördüncü endüstri" personel eğitimi alanlarında işbirliğini güçlendirmekle ilgileniyoruz. Bunun için Türk Devletleri Teşkilatı'nın beşeri sermayenin geliştirilmesine yönelik bilimsel-araştırma merkezi kurma girişimini destekliyoruz ve bunu ülkemize yerleştirmeye hazırız.
Organizasyonun himayesinde, Gençlik Türk Olimpiyatları ve Dünya Türkiyat Kongresi'nin belirli bilim dallarında düzenlenmesini ve gelecek yıl Özbekistan'da yapılmasını teklif ediyoruz.
"GAZZE'DE VE AFGANİSTAN'DA DAHA FAZLA AKSİYON"
Gazze Şeridi'nde dokuz aydır devam eden kanlı savaşın sonuçları bizler için derin bir üzüntü ve acıdır. Çatışmaların başta kadın ve çocuklar olmak üzere 40 bine yakın insanın hayatına mal olması hiçbir gerekçeyle veya mazeretle açıklanamaz. Şiddete derhal son verilmesi ve barış sürecinin bir an önce başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Bağımsız ve özgür bir Filistin devletinin kurulması, Ortadoğu'da stratejik istikrar ve barışın sağlanmasının en önemli şartıdır.
Bir diğer önemli konu. Ne yazık ki dünyanın diğer bölgelerinde artan savaş ve çatışmalar nedeniyle komşumuz olan ve milyonlarca Türk insanının yaşadığı Afganistan'daki durum uluslararası toplumun dikkatinden kaçıyor. Özbekistan, Afgan halkına gerekli yardımı sağlamaya devam edecek. Afganistan'ın yurtdışındaki "dondurulmuş" mali varlıklarının iade edilmesinin, ülkedeki sosyal durumun yumuşamasına hizmet edeceğine inanıyoruz.Yeni realite koşullarında, Teşkilatımız üyelerinin Afganistan meselesine ilişkin ortak ve oybirliğiyle yaklaşımlarının geliştirilmesi hususları, dışişleri bakanlarımızın diyaloglarında ana tartışma konusu olmalıdır.
Sevgili arkadaşlar!
Bugün ortaya konan tüm öneri ve girişimler, "Türkiye Bakışı - 2040" konseptinin içeriğiyle ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın Semerkant'ta kabul edilen beş yıllık stratejisiyle uyumludur. Konferansın gündeminde yer alan Karabağ Deklarasyonu'nun imzalanmasını tam olarak destekliyoruz.
İlginiz için teşekkür ederim."