top of page

“3. Dünya Savaşı ve Elektronik Harp”

Avrupa veya Amerika neden Ukrayna’yı sürekli silahla besliyor? Evet, elbette bir ekonomik ve çıkar çatışması kaynaklı düşmanlık var ama, direk Amerika kaynakları da gösteriyor ki; şu an ciddi bir askeri laboratuvar canlı denekler üzerinde çalışıyor. Düşünün, üzerinde denemek için gönüllü aramanıza gerek yok…


Selahaddin Koyuncu / Harb-i Strateji


Girişteki yorumumuz acımasız mı geldi?


Genç ve orta yaşlı okurlarımıza hemen 1991 Körfez Savaşı’nı hatırlatalım? Bugün kullanılan bilgisayar teknolojilerinin ilk kez savaşta kullanıldığı, akıllı bombaların ilk kez yer aldığı ve medyanın bir silah gibi kullanıldığı ilk savaş Körfez Savaşı olarak tarihe geçmiştir.

Amerika’nın oradaki kobayları ucuz Müslüman kanıydı, Iraklılar yani. Dahası da var, binlerce Iraklı askerin gizemli belirtilerle hastalanmasının sebebi de yıllar sonra anlaşıldı ki Amerika’nın kullandığı Sinir Gazı Sarin’di. Evet evet kimyasal silah..


Biraz daha yakın tarihe gelelim mi dilerseniz?


Yine Irak ve Saddam’ın da infaz edildiği operasyon süreci…


2003 yılındaki savaşta yine kobaylar masrafsızdı, Müslüman kanı ucuzdu gelişmiş güçler için için…


Mayına Dayanıklı Pusuya Karşı Korumalı Taktik Tekerlekli Araçlar (MRAP), İstihbarat, Keşif, Gözetleme (ISR) için ilk İnsansız Hava Araçları (İHA), Zeplinler, Aerostatlar (Elektriksiz Balon ve Motorlu Hava Gemisi), Biyometri, Özel Şirket Askerleri, Elekronik Haberleşme Sistemleri gibi çok sayıda yeni ve gelişmiş teknoloji de bu bölgede denendi.


İsrail-Filistin çatışmalarında İsrail’in yine Müslüman kanının ucuz olduğu başka bir bölgedeki denemeleri de bundan farklı değil. Ve biraz daha geride Bosna-Hersek'deki katliam...


Ve elbette şu an Ukrayna…


Küresel şeytani güçler için Müslüman-Hristiyan fark etmiyor. Onlar ayrıcalıklı ırk ya, herkes onlara hizmet için yaratıldı inancındalar ya, o yüzden her birimizin kanı onlara helal…

Yaşamamız zaten külfet, onlara göre (!)


Dolayısıyla, bugün insan olarak görmedikleri Ukraynalıların veya Rusların kanının da, canının da onlar için bir kıymeti yok. Şu an canlı laboratuvarda yeni şeytani oyuncaklarını deniyorlar…

Ve bu artık gerçekten elektronik ve insansız (unmanned) sistemlerin en üst düzeyde test edildiği en önemli ortam, Gazze ile birlikte…


Biraz Amerikan kaynaklarından inceleyelim mi?


18 Temmuz 2023 – Forbes, “Elektronik Harp Gelecekteki Çatışmaların Tanımlayıcı Bir Özelliği Haline Geldi. İşte Nedeni” başlıklı yazısında aynen şu ifadeyi kullanıyor:


“Ukrayna'daki çatışmalardan çıkan en büyük ders, insansız hava araçları veya toplarla ilgili değil, elektronik savaşla ilgili. Elektronik savaş veya (EW), düşmanlara bu avantajı reddederken, dost kuvvetlerin yararına elektromanyetik spektrumu kontrol etme ve kullanma çabalarına odaklanır. Spektrum erişimi olmadan, radyolardan radarlara ve GPS'e kadar modern savaş araçlarının çoğu çalışmayacaktır. ABD kuvvetleri, teröre karşı küresel savaş sırasında erişimi güvence altına alma konusunda pek endişelenmedi, ancak ulusal savunma stratejisinin odak noktasının artık büyük güç rekabetine kaymasıyla bu konu, askeri planlamacılar arasında sıcak bir konu haline geldi.Ukrayna'daki savaş, her iki tarafın da tarihteki diğer çatışmalardan daha yoğun bir şekilde elektronik savaş kullandığına tanık oldu.”

 

ELEKTRONİK SAVAŞ HER YERDE (KARA, SU, HAVA, UZAY VE SİBER UZAY)

Yazıda akıllı bombalardaki GPS sistemlerinin görünmezliğinden etkisizleştirilmesine, uydular ve frekanslar aracılığıyla insansız sistemlerin ve bombaların haberleşmesine, alıcı ve vericilerin güç seviyelerinin elektronik radarda tespit edilip edilemediğine dair bilgilere yer verilirken, “Ukrayna'nın bugünkü modern savaş laboratuvarında, elektronik savaş benzeri görülmemiş bir hızla gelişiyor. Kedi-fare, hareket ve karşı hamle. Ukrayna ordusu, Rus sinyal bozucu sistemlerinden kaçabilen hazır ticari insansız hava araçlarına fermuarla bağlanan patlayıcılarla yıkıma yol açıyor. Rus kuvvetleri sinyal bozucularını uyarlıyor; Ukraynalı operatörler, dronlarının sinyallerini kaybedip gökten düşmesini çaresizce izliyor . Mühendisler yeni yazılım düzeltmelerini artırıyor . Yerdeki drone operatörleri tespit edilmekten kaçınmak için frekansları değiştiriyor. Karıştırıcı ve sinyal arasındaki hakimiyet savaşı sürekli olarak hızlanıyor. Sadece dronlar değil. Rusya ve Ukrayna, savaşın diğer tüm alanlarını (kara, su, hava, uzay ve siber uzay) şekillendiren elektromanyetik spektrumda üstünlük için rekabet ediyor. Radar kapsamını engellemek, komuta ve kontrolü sakatlamak, navigasyonu engellemek ve ölümcül saldırılara rehberlik etmek için elektronik savaş kullanıyorlar. ABD ve Çin gibi gelişmiş ordular olayların nasıl gelişeceğini yakından izliyor” ifadeleri dikkat çekiyor. Ve Elon Musk’un Spacex firmasına ait Starlink uydularının haberleşmedeki etkisi de aktırılıyor.

Elektronik Savaşın Temeli: Spektrum ve Radyo Dalgaları

 

Daha askeri ve resmi bir kaynağa geçelim.


Mesela, ABD Milli İstihbarat Ofisi Direktörlüğü’ne (DNI)…


2021 yılı Mart Ayı’ndaki “Savaş Alanının Geleceği” başlıklı yazı aynen şu ifadelerle başlıyor:


Önümüzdeki yirmi yıl boyunca, askeri çatışmalar büyük ihtimalle kaynakların korunması, ekonomik eşitsizlikler ve ideolojik farklılıklardan güç ve nüfuz arayışına kadar tarihsel olarak savaşları tetikleyen aynı faktörlerden kaynaklanacak, ancak savaşın yürütülme yolları yeni teknolojiler, uygulamalar ve doktrinler ortaya çıktıkça ve ek aktörler bu yeteneklere erişim sağladıkça değişecektir. Geliştirilmiş sensörler, otomasyon ve yapay zekanın (AI) hipersonik ve diğer gelişmiş teknolojilerle birleşimi, daha doğru, daha iyi bağlantılı, daha hızlı, daha uzun menzilli ve daha yıkıcı silahlar üretecek; bu silahlar öncelikle en gelişmiş orduların kullanımına açık, ancak bazılarının erişimi mümkün olacak. Bu sistemlerin zamanla çoğalması ve yayılması, daha fazla varlığı savunmasız hale getirecek, tırmanma riskini artıracak ve savaşı daha kesin olmasa da potansiyel olarak daha ölümcül hale getirecek.”

 

Savaş alanının geleceğine genel bakış - DNI

Ve önümüzdeki 20 yıl boyunca savaşlar için yapılan tahminler şu şekilde:


“DONANIM: YENİ SİLAH TEKNOLOJİLERİ:

Önümüzdeki yirmi yıl boyunca, yeni ve gelişen teknolojiler savaş alanını dört geniş alanda (bağlanabilirlik, ölümcüllük, özerklik ve sürdürülebilirlik) değiştirebilir ve potansiyel olarak devrim oluşturabilir.


Bağlantı: Savaşçıların düşmanlarını tespit etme ve bulma, birbirleriyle iletişim kurma ve operasyonları yönlendirme yolları;


Ölümcüllük: Yeni silahların ve silah sistemlerinin savaş alanlarına verebileceği zarar;


Özerklik: robot teknolojisinin ve yapay zekanın kimin (veya neyin) savaşacağını ve karar vereceğini değiştirme yolları;


Sürdürülebilirlik: Orduların konuşlandırılmış kuvvetlerini tedarik etme ve destekleme yolları.”

 

“ASKERİ GÜCÜ SENSÖR VE YAPAY ZEKA İLE SENSÖR/MALZEME KALİTESİ BELİRLEYECEK”


Uzun uzun vereceğiz bu araştırma makalesini... Belki sevgili askeriyemizden ve askeri teknolojilerimize yön verenlerden okuyanlara da bir miktar faydası olur…


Bu 4 başlık ayrıntılarıyla yer alırken, “Savaşın geleceği muhtemelen ateş gücüne daha az, bilginin gücüne ve komuta, kontrol, iletişim, bilgisayar, istihbarat, gözetleme ve keşif (C4ISR) kavramları aracılığıyla ordunun kuvvetlerini birbirine bağlama şekline daha fazla odaklanacak. Hangi taraf en hayati bilgiyi toplayabilir, doğru ve hızlı bir şekilde analiz edebilir ve ardından bilgileri ve ilgili talimatları kuvvetlere hızlı ve güvenli bir şekilde yayabilirse, avantaj her zamankinden daha fazla olacaktır” deniyor. Ve sensör ile yapay zeka/otonom kullanım teknolojisinin de askeri gücü belirleyeceğine vurgu yapılıyor. Ucuz ve ticari kaygıyla üretilen sensörlerin de bu teknolojinin kalitesini belirleyeceğine dikkat çekiliyor ve “Örneğin deniz altı alanında, daha çok sayıda, gelişmiş ve nispeten ucuz sensörlerin ticari olarak mevcut işlem gücündeki ilerlemelerle birleşimi, dünyanın ilk gizli teknolojisi olarak kabul edilen denizaltıları tespit edilmeye karşı daha savunmasız hale getirebilir.Bu bilgi avantajı ve bunu mümkün kılan teknolojilerin, gelecekteki çatışmalarda da rakipler için önemli hedefler haline gelmesi muhtemeldir. Bağlantı bir taraf için ne kadar belirleyici bir avantaj olarak görülüyorsa, diğer taraf da yüksek düzeyde bağlantılı, bilgiye bağımlı sistemleri o kadar bozmaya, bozmaya ve devre dışı bırakmaya çalışacak” deniyor.

 

“HİPERSONİK FÜZELER SONUÇLARI BELİRLEYECEK”

Öldürücülük başlığı altında, silahlarda süregelen en önemli trendlerden biri, yüksek hız, uzun menzil, artırılmış imha potansiyeli ve nokta atışı doğruluğunun giderek artan birleşimi olarak belirlenirken, “2040 yılına gelindiğinde uydu tarafından sağlanan görüntülerin ve konumlandırma, zamanlama ve navigasyon bilgilerinin çoğu silah sistemine entegrasyonuyla doğruluk daha da artırılacak. Bu tür ilerlemelerin, kıtalar arası saldırı yapabilen sistemlerin yanı sıra güdümlü roketler, top mermileri ve havan mermileri gibi daha taktiksel silahları da geliştirmesi muhtemel. Başta balistik ve seyir füzesi sistemleri olmak üzere bu tür sistemlerin sayısının ve doğruluğunun 2040 yılına kadar artması, karargahlar, iletişim tesisleri, hava alanları, lojistik altyapı ve diğer kritik hedefler için önemli bir tehdit oluşturacaktır” vurgusu yapılıyor.


Ve orduların en büyük envanterlerini hipersonik sistemlerin oluşturacağı belirtiliyor. Açıklaması ise şu şekilde:

“Uzun menzilli hassas saldırı silahları envanterlerinin, büyük mesafelerdeki hedefleri benzeri görülmemiş bir manevra kabiliyeti ve hızla vurabilen artan sayıda hipersonik sistemi içermesi muhtemeldir. Bu sistemler, bu kadar hızlı hareket eden ve manevra yapabilen silahları tespit edebilecek, takip edebilecek ve durdurabilecek karşı önlemler geliştirmeye çalışanlar için göz korkutucu bir zorluk oluşturacaktır.”

 

İlgi çekici başlıklardan biri de 2040’lı yıllar için enerji silahlarının (lazerler ve yüksek güçlü mikrodalgalar) savaş alanlarının yeni özellikleri olacağı. Bu konuda ise Amerikan Ordu İstihbaratı şu yorumu yapıyor:

“Hipersonik gibi uzun menzilli hassas saldırı silahları hücumda devrim yaratma potansiyeli taşırken, yönlendirilmiş enerji silahları 2040'ın savaş alanlarının özellikleri olabilir. Örneğin hipersonik silahların yüksek hızına ve manevra kabiliyetine karşı etkili bir araç sunarak savunmada devrim oluşturur. Enerji tüketimi ve ikmal de dahil olmak üzere bu tür silah sistemlerinin konuşlandırılmasındaki zorlukların üstesinden gelinebilirse, enerji silahlarının ışık hızında sağlanan atış başına maliyeti neredeyse sıfıra düşebilir ve ateş hızı teorik olarak herhangi bir mekanik sistemi aşabilir. Bununla birlikte, bu silahlar önümüzdeki 20 yıl içinde hatırı sayılır sayıda sahaya sürülse ve tasarlandığı gibi çalışsa bile, yine de doğal sınırlamalara sahip olacaklar. Örneğin, lazerler görüş hattıyla sınırlıdır ve atmosferik engelleyiciler, yansıtıcı yüzeyler veya özel malzemeler tarafından bozunabilir veya yenilebilir; yüksek güçlü mikrodalgalar ise potansiyel hedeflerin temel bileşenlerini etkilerine karşı sertleştirerek yenilebilir. Geliştirilmekte olan lazerler ve diğer yönlendirilmiş enerji silahlarının (DEW'ler) yanı sıra raylı silahlar da çalışmak için elektrik enerjisine dayanmaktadır. Sonuç olarak, DEW'lerin potansiyel bir dezavantajı, örneğin savaş hasarı nedeniyle bir güç kaynağının reddedilmesi durumunda, kullanılamaz hale gelmeleridir.”

 

Bağlantı Savaşı: GPS sahtekarlığı platformları yanlış yönlendiriyor - DNI

“KİTLE İMHA SİLAHLARI DA POPÜLER OLACAK”

DNI’ye göre, kitle imha silahlarının etkisi teknolojik ilerleme, bilgi ve becerilerin çoğalmasıyla artacak. Amerika, Suriye’nin kimyasal silah kullandığını, Kuzey Kore ve Rusya’nın suikastlarda zehirli madde kullanması gibi olayların kimyasal kullanımını normalleştirme ihtimalini artırdığını öne sürerken, "Örneğin Rusya, yeni bir kıtalararası kara yolu balistik füzesi, yeni bir balistik füze denizaltısı, yükseltilmiş bir ağır bombardıman uçağı ve hipersonik silahlar taşıması amaçlanan yeni bir bombardıman uçağı da dahil olmak üzere stratejik nükleer kuvvetlerinin modernizasyonunun şu anda yarısında bulunuyor. Çin'in , deniz tabanlı silahların konuşlandırılması, karayolunda taşınabilen ve silo tabanlı silahlarının iyileştirilmesi ve hipersonik planör araçlarının geliştirilmesi de dahil olmak üzere, nükleer füze kuvvetlerini modernize etmeye yönelik uzun yıllara dayanan çabalarını sürdürmesi muhtemel. Bu yeni yeteneklerin amacı, ikinci saldırı yeteneği ve füze savunmasını aşmanın bir yolunu sağlayarak Çin'in stratejik caydırıcılığının sürdürülebilirliğini sağlamaktır" tespitlerini Amerikalı yetkililerle paylaşıyor.

 

“OTONOM SİSTEMLER ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK”

Amerikan Milli İstihbarat Direktörlüğü Ofisi, farklı işlevleri dolayısıyla insansız ve otonom sistemlerin savaşlarda önemli roller oynayacağını belirtirken şu vurguları yapıyor:

 “Otonom sistemler yeni silah türleri değil, mevcut platformların azalan insan etkileşimi seviyelerinde, uzun süreler boyunca ve giderek daha ölümcül ortamlarda çalışmasına olanak tanıyan olanaklı teknolojilerdir. İnsansız Araçlar (İHA)'lar dünya çapındaki savaş alanlarında halihazırda kabul edilmiş, hatta varsayılmış savaş araçlarıdır. Önümüzdeki yirmi yılda, kara araçlarından deniz tabanlı yüzey ve yer altı platformlarına kadar bir dizi başka insansız aracın daha fazla geliştirilip konuşlandırılması muhtemel görünüyor. Bu tür araçlar, insanlı platformlara ikmal görevleri gibi sıradan, tekrarlayan faaliyetlerin yanı sıra, düşman sığınaklarını ve güçlü noktalarını araştırmak, kara ve denizdeki mayınları döşemek veya temizlemek veya denizaltı aramak gibi tehlikeli görevleri gerçekleştirmek için idealdir.


Ölümcül Otonom Silahlar: Otonom teknoloji ilerledikçe, bazı ülkeler işten çıkarma kararları döngüsünde insanların yer alması konusunda endişe duymayabilir. Sonuç olarak, 2040 yılına kadar, kullanımlarıyla ilgili etik ve yasal zorluklara rağmen, gerçekten otonom, öldürücü silahların savaş alanında dolaşıp kendi hedefleme ve çatışma kararlarını vermesi mümkün.

Her türden insansız sistemler hızla daha fazla sayıda, daha yetenekli ve daha ucuz hale geliyor. Küçük İHA sürülerinin saldırıları zaten gözlemlendi; örneğin, ABD Özel Kuvvetleri birlikleri 2016 sonbaharında Irak'ın Musul şehrini IŞİD'den geri almak için savaşırken, el bombaları ve el yapımı patlayıcılar bırakan en az bir düzine silahlı İHA'nın saldırısına uğradılar. Ancak sürünün gücü rakamlardan daha fazlasıdır; insansız araç sürüleri birbirleriyle iletişim kurabilir ve koşullar değiştikçe taktiklerini ve hedeflerini ayarlayabilir.

 

Bu otonom sistemlerin gelişimi ve gelişen yetenekleri, yapay zekadaki ilerlemelerle yakından bağlantılıdır. Yapay zeka halihazırda, hassas savaş başlıklarında hedef tanıma gibi çeşitli mevcut silah sistemlerinin performansını artırmak için kullanılıyor ve karar verme araçları da dahil olmak üzere insan-makine ekibinde insanları desteklemek için veya bizzat bir karar verme motoru olarak kullanılabilir. 2040 yılına gelindiğinde, yapay zekadan türetilen askeri karar alma süreçlerinin, mevcut uzay tabanlı verileri operasyonlara gerçek zamanlı destek olarak dahil etmesi muhtemel.

 

Örneğin Çin, bilgi ve veri analizi de dahil olmak üzere çok çeşitli uygulamalar için yapay zekanın kullanımını aktif olarak sürdürüyor; savaş oyunları, simülasyonlar ve eğitim için; ve komuta karar verme için. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2017'de yapay zekanın geliştirilmesine öncülük eden ülkenin "dünyanın hükümdarı olacağını" söylemişti.


Bununla birlikte yapay zeka, savaş alanında tam potansiyelini ortaya çıkarabilmek için üstesinden gelmesi gereken teknolojik engellerle ve eksikliklerle karşı karşıyadır. Yapay zeka ve onu destekleyen makine öğrenimi algoritmaları, iyi sınırlı görevlerde başarılı oluyor ancak kafa karıştırıcı veya beklenmedik girdilerle karşılaşıldığında işleri yanlış anlıyor. Örneğin, yapay zeka tarafından yönlendirilen ölümcül otonom silahların, dinamik ve çoğu zaman kaotik savaş ortamındaki girdiler tarafından boğulduğu ve kapandığı, kaybolduğu ve hatta dost güçleri hedef almaya başladığı bir senaryo hayal etmek mümkündür.”

 

“ROBOTLAR GELİŞİYOR, GENİŞLİYOR”

Amerika, robotlar ve robot askerlerden de yakın gelecekteki savaşlarda yararlanma hedefini hızla gerçekleştirme peşinde olduğunu şu ifadelerle paylaşıyor:


“Robotlar artık mayın temizleme ve patlayıcı madde imhasına yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılıyor. Daha büyük, daha gelişmiş insansız kara araçları, çeşitli savaş ve destek rollerini yerine getirmek üzere çeşitli ordular tarafından geliştirilmektedir. Örneğin ABD Ordusu, piyade birimleri için malzeme, silah ve diğer teçhizatı taşıması amaçlanan, küçük bir otomobil büyüklüğünde bir robot "katır" olan SMET'i yakında sahaya sürmeye başlamayı planlıyor. Böyle bir araç, gerçek yük hayvanlarının binlerce yıl boyunca gerçekleştirdiği destek rolünü yerine getirecektir.


Son olarak, diğer yeni teknolojilerin, özellikle robot teknolojisi, katmanlı üretim, biyoteknoloji ve enerji teknolojilerinin, askeri lojistiği ve sürdürülebilirliği büyük ölçüde iyileştirmesi muhtemeldir.

İnsansız Araçlar, lojistik destek için kullanılabilir; bu da arkadaki üsler ile sahada konuşlandırılan kuvvetler arasında nispeten sıradan ama genellikle tehlikeli ikmal seferleri yapılmasını sağlar.”

 

“BİYONİK ASKERLER, GÜÇ VEREN MALZEMELER”

DNI, askerlerin biyolojik olarak güçlendirilmesinin ve teknolojiye uyumlu ekipman gelişiminin de sahadaki askerlerin başarını artıracağını belirtirken, 2Gelişmiş metaller veya seramikler de dahil olmak üzere yeni malzemelerle 3 boyutlu baskı gibi katmanlı üretim yetenekleri , malzemeleri, parçaları ve belki de ekipmanı ucuz, hızlı ve ihtiyaç duyulan yerde üreterek askeri lojistikte devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Biyoteknolojiler bireysel askerlerin savaş alanında savaşma ve hayatta kalma yeteneklerini geliştirebilir. Askerler, sağlık durumlarını izlemek için vücutlarının üzerinde veya içinde tıbbi cihazlar kullanabilir ve saha ilerledikçe, savaş sırasında bile sağlık sorunlarını veya yaralanmaları teşhis etmek ve ilaç enjekte etmek için cihazlar kullanabilir. Küçük nükleer reaktörler veya yüksek yoğunluklu elektrik güç depolama gibi yeni enerji teknolojileri, geleceğin yönlendirilmiş enerji silahlarının kaynağı, ileri konuşlandırılmış tesis ve ekipmanı çalıştırmak için gerekli yakıt miktarını azaltarak veya güç kaynağı olarak hizmet ederek lojistik ve silah sistemleri üzerinde eşit derecede dönüştürücü bir etkiye sahip olabilir” tespitini paylaşıyor.

 

“YAZILIM: YENİ KAVRAMLAR GELİŞTİRMEK”

DNI, tüm bu teknolojiyi kullanacak yolu gösterecek olan kaynağın ise yazılımlar olduğunu vurguluyor. Yeni silahların ve teknolojilerin savaş alanında ‘devrim’ yapabilmesinin yolunun yazılımlar olduğuna dikkat çekilen analizde, “Yeni silahların ve teknolojilerin savaş alanında kullanılma yolları, özellikle askeri atılımların gerçekten devrim niteliğinde mi yoksa sadece günümüz askeri sanatının ileri versiyonları mı olduğunun belirlenmesinde, teknolojilerin kendisi kadar önemli olacaktır. Tıpkı Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından önce yeni ve denenmemiş doktrinsel kavramların tartışıldığı gibi, dünya çapındaki ordular da bu yeni savaş araçlarının nasıl kullanılacağına ilişkin doktrini (“yazılım”) geliştirmek için çalışıyorlar; bazıları yeni yollarla, bazıları ise daha fazlasını yansıtıyor. günümüzün taktik ve stratejilerinden bir evrim” deniliyor. Ve aktörlerin önümüzdeki yıllarda yeni silahları ve teknikleri nasıl kullanabilecekleri konusunda birbirinden farklı ama birbirlerinden bağımsız olmayan 4 perspektif şöyle paylaşılıyor:

 

“Hızlı Hücum: Yıkıcı bir açılış salvosu olarak hipersonik silahlar, belki de daha fazla sayıdaki gelişmiş konvansiyonel füzelerle birlikte, savunmacılar herhangi bir tepki veremeden önce rakibin askeri ve sivil altyapısına neredeyse aynı anda saldırabilir. Bu tür silahların menzili ve doğruluğu nedeniyle, saldırganın büyük olasılıkla güçleri önceden kapsamlı bir şekilde konumlandırması gerekmeyecek, bu da rakip için göstergeleri ve uyarıları sınırlayacaktır.

 

Bölge Savunması: Bazı yeni teknolojiler saldırı veya seferi savaşları tercih ederken, diğer bazı yeni teknolojiler özellikle anayurtlarını korumaya odaklanan küçük devletler için savunmaya daha fazla yardım sağlıyor gibi görünüyor. Örneğin, günümüzün insansız sistemleri genellikle ana üslerinden uzakta çalışmak veya yabancı veya düşman topraklarında uzun süre gezinmek için gerekli motorları ve yakıt tanklarını barındıracak büyük ve pahalı uçak gövdelerine ihtiyaç duyuyor. Ancak amaç durumsal farkındalığı sürdürmek ve bir ülkenin hava sahasını, deniz iddialarını veya kendi topraklarını savunmaksa, o zaman çok sayıda küçük ve ucuz insansız sistem de aynı derecede etkili olabilir.

 

Dağıtılmış Savaş: Yüksek hızlı ve son derece isabetli, ölümcül silahların çoğalması, pahalı, yüksek değerli ve hızlı bir şekilde değiştirilmesi zor olan platformların ve silah sistemlerinin hayatta kalma yeteneğinin sorgulanmasına yol açacaktır. Potansiyel bir hafifletme stratejisi, dağıtılmış kuvvetlerin ve operasyonların daha da geliştirilmesi ve uygulanması olabilir.

 

Hibrit ve Kinetik Olmayan Savaş: Devletlerin, diğer şeylerin yanı sıra, özel askeri şirketler (PMC'ler) dahil olmak üzere resmi olmayan veya makul bir şekilde inkar edilebilir vekiller kullanarak "gri bölge"de giderek daha fazla rekabet etmesi muhtemeldir. Vekalet kullanımı tamamen yeni bir olgu olmasa da (ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş dönemindeki rekabetin büyük bir kısmı vekalet çatışmalarını, inkar edilebilir güçleri ve dezenformasyon kampanyalarını içeriyordu) giderek daha fazla birbirine bağlanan ortam, araçlar ve teknikler gelişiyor, bazı ilişkileri değiştiriyor.


Vekil veya inkar edilebilir güçler tarafından üstlenilen fiili muharebe operasyonlarına ek olarak, bu tür bir çatışma, , siber operasyonlar, GPS karıştırma ve yanıltma ve bilgi operasyonları, deniz altı fiber optik kablolarına saldırılar gibi, bağımsız olarak veya geleneksel bir askeri bileşeni desteklemek üzere gerçekleştirilebilecek bir dizi kinetik olmayan eylemi içerecektir.”

Hipersonik süzülme aracı yörüngesi ile balistik yörünge karşılaştırması - DNI

“GELENEKSEL ZAMAN VE MEKAN KAVRAMI DEĞİŞİYOR”

Analizin en önemli tespitlerinden biri de şu:

“Kesin coğrafi konum, yüksek doğruluklu savaş alanı farkındalığı, anlık iletişim ve uzak silahların birleşimi, 2040 yılına kadar orduların hedeflerine ulaşmak için tarihsel veya geleneksel olarak gerekli görülen ölçüde zaman ve mekanda kuvvet toplamaya artık ihtiyaç duymayacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte, dağıtılmış savaşı kolaylaştırmak için gerekli olan kritik kolaylaştırıcılardan herhangi birinin (özellikle iletişimin) hasar görmesi, ve etkili muharebe operasyonları yürütemeyerek kesintiye uğraması veya düşmanca bir eylem tarafından yok edilmesi durumunda, bir ordunun genel savaş savaş sisteminin birbiriyle bağlantılı, uyumlu bir ağdan bağlantısız bir ağ haline dönüşmesi riski vardır.”

 

“SİBER: HEM SİLAH HEM ALAN”

Amerika Milli İstihbarat Direktörlüğü Ofisi, siber saldırıların önemine de vurgu yaptığı analizinde, “Askeri donanımın kullanımını azaltan veya kullanımını engelleyen siber saldırılar, modern askeri kuvvetlerin, asgari düzeyde kayıp veya fiziksel hasara neden olsa bile, en azından geçici olarak görevlerini yerine getirememesine neden olabilir. Önümüzdeki yirmi yıl boyunca, bu tür saldırılar -belki de sınırlı, gerçek dünyadaki askeri operasyonlarla uyumlu olarak- bazı aktörler tarafından giderek artan bir şekilde, bir düşmanı alt etmenin nispeten ucuz ve etkili bir yolu olarak görülebilir. Gelecekteki çatışmalarda bilgi üstünlüğü elde etmek için siber saldırıların birleşik silah yaklaşımına giderek daha fazla entegre edilmesi muhtemeldir. Çin ve Rusya gibi bazı ülkeler halihazırda bir çatışma sırasındaki askeri siber operasyonları, gözetleme ve silah yönlendirme sistemlerini, komuta ve kontrol ağlarını ve lojistik düğümlerini hackleyerek rakiplerin silah sistemlerini ve operasyonlarını aksatmaya yönelik entegre bir bilgi savaşı kampanyasının parçası olarak görüyor. Çatışma öncesinde ve çatışma sırasında ülkelerin sivil altyapıları, sosyal bölünmeleri istismar ederek ve şüphe ve kaos ekerek günlük yaşamı aksatmayı ve kamu desteğini zayıflatmayı amaçlayan siber saldırılarla da karşı karşıya kalabilir. Bu tür saldırıların hedefleri arasında enerji ve iletişim sektörlerinin yanı sıra medya hizmetleri de yer alabilir.Orduları ve sivil siber sektörleri arasındaki zayıf iletişim ve koordinasyon nedeniyle pek çok ülke bu tür saldırılara karşı etkili bir savunma oluşturmakta muhtemelen zorlanacak” görüşlerini paylaşıyor.

 

“HİBRİT VE KİNETİK OLMAYAN SAVAŞ”

Kaçak güreşin teknolojik gelişmelere rağmen vazgeçilmezliğini koruyacağını ve vekalet savaşı kavramının da şekil değiştireceğini öngören DNI, 2Devletlerin, diğer şeylerin yanı sıra, özel askeri şirketler (PMC'ler) dahil olmak üzere resmi olmayan veya makul bir şekilde inkar edilebilir vekiller kullanarak "gri bölge"de giderek daha fazla rekabet etmesi muhtemeldir. Vekalet kullanımı tamamen yeni bir olgu olmasa da (ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş dönemindeki rekabetin büyük bir kısmı vekalet çatışmalarını, inkar edilebilir güçleri ve dezenformasyon kampanyalarını içeriyordu) giderek daha fazla birbirine bağlanan ortam, araçlar, teknikler ile bazı ilişkileri değiştiriyor. Vekil veya inkar edilebilir güçler tarafından üstlenilen fiili muharebe operasyonlarına ek olarak, bu tür bir çatışma, deniz altı fiber optik kablolarına saldırılar gibi, bağımsız olarak veya geleneksel bir askeri bileşeni desteklemek üzere gerçekleştirilebilecek bir dizi kinetik olmayan eylemi içerecektir: Siber operasyonlar, GPS karıştırma ve yanıltma ve bilgi operasyonları.”

ABDD Donanması, USS Portland'a (LPD 27) gemisindeki lazer silah sistemini İHA'lar üzerinde denedi - DNI

Rapor, tüm bu yeni konseptlerin gelişimi ve yönlendirilmesinde yerel askeri güçlerin, bölgesel iş ortaklarının ve askeri dışındaki özel yapılanmaların büyük önem taşıdığı vurgusuyla devam ederken, ‘Askeriyeye hizmet verecek farklı askerlerin, ulusal ve organizasyonel kültürlerin yanı sıra iç dinamiklerin yeni teknolojileri nasıl benimseyip kullanacağı da büyük bir etken olacaktır. Bu aktörlerin inisiyatifi, yeniliği ne ölçüde teşvik ettiği, değişime ne ölçüde açık oldukları ve personellerinin güvenilirlikleri, ikame edilebilirlikleri de muhtemelen yeni teknolojilerin ve doktrinlerin tüm potansiyeline hakim olma başarısını belirleyecektir” uyarısıyla sürüyor.

 

Hipersonik teknolojilerin büyük güçlerin veya zengin devlet aktörlerinin etki ve yetki alanında kalabileceği, nükleer silahların yayılımının devam edeceği, uzay teknolojisinin büyük önem kazanacağı, tüm sistemlerde yüksek çözünürlüklü görüntüler, uzay tabanlı iletişim hizmetlerinin öneminin artacağı, siber uzaydaki ve uzaydaki rekabetin büyüyeceği ve çıkar çatışmalarına yol açacağı, özellikle robotik silahlar ve sistemler, yapay zeka, otonom sistemler ile uzay tabanlı sistemler konusunda hizmet veren ordu-özel yapılanmalı geniş tedarikçi ağının önemi de raporun önemli bölümleri arasında.


Rapor, hipersonik ve diğer gelişmiş, hassas vuruş silahlarının gücünü ve savunulmazlığını kanıtlaması durumunda düşmana karşı ilk kullanılacak silah tercihi olacağını da öngörüyor.


Rapor, tüm teknolojilerin geçmişe oranla daha hızlı, daha ölümcül ve daha başarılı sonuçlar vereceği vurgusuyla tamamlandı. Rapor, tüm bu sistemlerin enerji tedariğinin de uzun süreli bir savaşta önemli rol oynayacağını belirtiyor.


Evet, çok işler başarıyoruz, ama sanki gereğinden fazla övünüyoruz. Atalarımız da bu huyumuza “Alet işler, el övünür…” diyerek dikkat çekmiş.


Tamam, kendi yağımızla kavrulduğumuzu vurguluyoruz ama bir yılda 3 kez Genelkurmay Başkanlığı tarafından askeri sırların kamuoyuyla paylaşılmaması uyarısı vermesine sebep olacak kadar olmasa bu yağı kavurma işi?


Malum yanık yağ mideyi bozar…


Avam dilden daha bürokratik seviyeye getirecek olursak, Daniel J. Boorstin demiş ki; “Sürekli kendini överek, büyüklüğünü küçültme riskini taşırsın.”


Ya da anonim deyimle; “Kendini gereğinden fazla överek, başkalarının seni ciddiye almamasına yol açabilirsin.”

 

Vesselam, neydi dünyadaki istihbaratın yüzde 70’i açık kaynaklardan toplanıyordu sanki.


O zaman bu açıklamaların hepsi ülke aleyhine ajanlık gibi olmuyor mu?


Selahaddin Koyuncu / Harb-i Strateji - 23.06.2024

 

 

 

 

bottom of page