top of page

“Antik Yunan Tiyatrosu (Bizans Oyunları) Yine Sahnede…”

Selahaddin Koyuncu / Harb-i Strateji


Meşhurdur Yunan Tiyatrosu ve tarih ‘Bizans Oyunları’ ile doludur. Şimdi yeni versiyonuyla sahnede, yersen, içersen…


Yunan tiyatroları meşhurdur…





‘Tragedya’ olarak bilinen en eskilerinde ‘Protagonist’ kahraman ‘Antogonist’ rakiplerle, düşmanlarla çarpışır… Kahraman zorluklardan geçip ders alır…


Batıl inançlarıyla yoğurdukları hikayelerden birinde tanrılara baş kaldıran Prometheus, ateşi tanrılardan çalarak insanlara verir…

Elektra, Medea, Antigone, Kral Oidipus, Philoktetes,Bulutlar, Lysistrata, Thesmophaia...

Hemen hemen hepsinde ya ölüm, ya lanet, ya kurban, ya da ihanet bulunur... Yani ‘kan, şiddet, nefret…’


Halbuki ‘Mora Adası’nın fethinde orada yaşayan Mora Sakinleri (Grek), Türk yönetiminin Venediklerin yönetimine tercih ederler. Çünkü daha az vergi vardır, dinlerine dair serbestlik vardır, Roma Katolik Kilisesi’ne göre de insancıl ve tolerans sahibidir…

964 yılında Hazret-i Ömer (R.A.) dönemindeki Müslümanların ilk eline geçtiği dönemden kalma ‘İslam Adaleti’ vardır…

Haçlı Seferleri’yle ele geçirildiğinde Cenevizliler, Venedikliler’in zulmü 1571’de yeniden Osmanlı ile son bulur…


Ama, ruhlarında, tarihlerinde isyan ve başkaldırı var dedik ya, 1800’lerde Rusya ve Fransa etkisiyle başlarlar isyana ve durulmazlar…

Buna bir de tarih boyu İslam düşmanı İngiliz Oyunu eklenince Kıbrıs’ta da ikilik başlar…

İçimizde yaşayan Yunan’ın, Ermeni’nin, Rum’un her isyanında komşu olarak yıllarca ekmeklerini yedikleri insanlara ihanetlerini sayfa sayfa târih yazar…

Hem de başka ülke kaynaklarında da bolca…

Bir de sorsan bunlar tarih kitaplarında Türk’e Barbar yazarlar..


Tarih dersinde değiliz hemen güncelleyeceğiz...

Net cümle şu ki; ‘Yunan bu kez tarihin en büyük tiyatro ve Bizans Oyunu devrinde!’


Neden ve nasıl?


Yaklaşık 10-15 yıl önce neredeyse devlet iflasını açıklayan Yunanistan, Kıbrıs’ın stratejik konumu, bölgedeki enerji kaynakları ve İsrail-İngiliz’in de etkisiyle tarihte hiçbir ülkeye tanınmayan imtiyazlar ve yardımlarla kurtarılmıştı..

Zaten Kıbrıs’ın ‘Birleşmiş Milletler’in ve ‘Avrupa Birliği’nin sınır anlaşmazlıkları yönündeki uyarı ve sözde prensiplerine rağmen bir ‘kahpe oyun’ sergilenmişti..


Şimdi, Türkiye’ye Müslüman olduğu için biçilmeyen rol Batı’nın eksiksiz ve tam kadro desteğiyle Yunanistan’ın sahaya sürülmesiyle sergileniyor…


Arap Baharı denen Amerikan Senaryosu’nun ardından İsrail ile güvenlik anlaşmaları, Avrupa Birliği ile enerji projeleri, ortak savunma projeleri ve çağrıları..

Arkasında Kıbrıs ve kendisi için ‘Türk’e karşı’ sınırsız Avrupa Birliği ve Amerika fonları… Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan, Kıbrıs üzerinden Gazze’ye yapılan yardımlarla İslam Coğrafyası’na ve İslam Ülkeleri’ne sevimli gösteriliyor..

‘Uluslararası görülmedik reklam ve Freddy Kruger’i sevimli gösterme çabası’ adeta…

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…


"ŞİRİNLİK ABİDESİ YUNANİSTAN..."

Zaten son günlerde gerek Başbakanı, gerek savunma bakanı açık ve net demeye getiriyorlar ki; ‘Doğu-Batı-Kuzey-Güney’in buluşma noktası biziz…

İslam ülkeleriyle de iyi ilişkilerdeyiz, zaten en barbar Hristiyan kavimlerinden biriyiz !

Hem de adını barışçıyız koyarak!’


Üstelik, Türk Devletler Teşkilatı oluşumunun hemen ardından da bu ülkelere hızlı temaslar başladı, yani İslam ülkeleriyle diyaloglar kesmedi, yetmedi…


‘Avrupa’, meşhur ‘İngiliz ve Amerika aklı’ ile, Alman’ı, İtalyan’ı, Fransız’ı, Bulgar’ı, Hollandalıyı, Avusturyalıyı, İspanyolu, Çeki, Macarı ‘ulus’ kimliğinden arıtıp ‘uluslar üstü bir kimlik’ ile birlik yaptı…

Ve şimdi bu çuvala Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Bosna yani ne kökümüz varsa hepsini de doldurmanın peşinde.

Bizi ise 'Kürt', 'Türk', 'Laz', 'Çerkez', 'Makedon', 'Arnavut' diye sınıflandırma çabaları yetmedi, 'Suriyeli düşmanı' yaparak Arap ve İslam ülkeleri neznindeki prestijimizi de etkilediler.

Üstelik, bu vatanın saf ve temiz insanlarını da 'siyasi' ve hatta 'Türk' görünen hainler eliyle bu işlere alet ettiler!!!


‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ yaklaşımı en sinsi ve en güçlü haliyle sergileniyor..


Bakın son olarak (4 Haziran 2024) Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’de defalarca şüpheli faaliyetleriyle gündeme gelen Konrad Adenauer Vakfı’nın (Hristiyan Demokrat Parti CDU’ya bağlı) Amerika’daki buluşmasında yaptığı açıklamalara göz gezdirelim:


“Öncelikle Yunanistan'ın uluslararası hukuka sıkı sıkıya bağlı bir ülke olduğunu söylemek isterim. Uluslararası Hukukun yaygınlaşmasının dünyanın ilerlemesi açısından bir dönüm noktası olduğuna inanıyoruz. Ulusların ve devletlerin barış içinde bir arada yaşamasına inanıyoruz. Ve bu nedenle sloganımız olarak üç D'yi kullandık: Diyalog, Diplomasi ve Demokrasi, bunlar tam olarak tartışmanın ve müzakere etmenin gerekliliğine işaret ediyor. Çünkü son zamanlarda müzakereci ruhumuzu kaybetmiş gibi görünmemizin özellikle hayal kırıklığı yarattığını söylemeliyim. Bilinçli bir şekilde tartışmıyoruz. Aşırılığın yoğun bir şekilde ortaya çıktığını ve ne yazık ki diplomasi eksikliğini görüyoruz. Aslında Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan anlaşmazlıkların barışçıl çözümü ilkesini yeniden gözden geçirip ona nasıl anlam verebileceğimize bakmalıyız, çünkü ne yazık ki anlamını yitirmiş görünüyor.”


Yani aslında ‘tiyatro’ devam ediyor, susuyoruz, ta ki istediğimizi alana kadar…


Devam edelim Georgios Gerapetritis’in açıklamalarına:

“Yunanistan, üç kıtanın (Avrupa, Asya ve Afrika) kavşağında, tarihsel olarak özellikle yük taşıyan bir bölgede yer almaktadır. Doğu Akdeniz, eski çağlardan beri büyük uygarlıkların ve büyük çatışmaların merkezi olmuştur. Yunanistan aynı zamanda geçmişte birçok çatışmaya neden olan ve ne yazık ki bugün bile birçok istikrarsızlaştırıcı faktörden muzdarip görünen Balkan Yarımadası'nda bulunuyor. Balkanlar'ın yani Batı Balkanlar'ın geleceğinin Avrupa ailesine ait olduğu kanaatindeyiz ve bunun için çok çalışıyoruz. Yunanistan'ın kuzeyi Balkanlar'dır. Doğusunda Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Türkiye yer almaktadır.”


“Güvenlik Konseyi'ne seçildiğimiz takdirde Güney ile Kuzey'in, Batı ile Doğu'nun sentezi olmayı hedefliyoruz. Bunu yapabiliyoruz çünkü Yunanistan'ın tüm komşu devletlerle konuşma ayrıcalığı var. Tüm büyük devletlerle ve aynı zamanda tüm komşu devletlerle iyi diplomatik ilişkilere sahip olan birkaç devletten biriyiz.”


“Ortadoğu konusunda ilkeli bir duruş sergiledik ve durumun artık çekilmez hale geldiğini çok güçlü bir şekilde ifade ettik. Bu nedenle acil ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması planlarını ve Filistin halkı için iki devletli çözüm vizyonunu tam olarak destekliyoruz. Ve gücümüz yettiğince tüm barış formüllerini destekleyebiliyoruz çünkü Arap dostlarımızla ve İsraillilerle konuşuyoruz. Pek çok kez, tam da bu iletişim kanallarına sahip olduğumuz için İsraillilere bu durumun, bu kabusun derhal durması gerektiğini iletme fırsatı bulduk.”


Dertleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne de girerek gerek Kıbrıs konusunda, gerek Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’yi daha da yalnızlaştırmak ve sıkıştırmak…


Bir de bu haberi okursanız, eminim daha pekiştirici olacaktır: https://www.harbistrateji.com/haberleryunan-dan-bm-de-k%C4%B1br%C4%B1s-hamlesi


Satırlarımı gazeteci-yazar ve şair babacığım Sefa Koyuncu’nun 1980 ve 1990’lı yıllarda kaleme aldığı yazılarından birkaç satırla bitirmek isterim:


“… Aradan geçen bu kadar zamana rağmen Avrupalıların Şark Meselesi kapanmamıştır. Sadece metod ve vasıtaları değişmiştir. Yunanistan ise bugün Avrupa devletlerinin Türkiye’ye “Kepenek altından gösterdiği” bir sopadır. Yani ucu Avrupalıların elindedir. Yunan Devleti Türk düşmanlığı fikri üzerine kurulmuştur.”


“…. Yunanistan her zaman bir ‘mesele’ bulup mızıkçılık edecektir. Önemli olan Türkiye’nin bu meselelere bakış açısıdır.”


“… Bugün Avrupa ilk ve orta öğretiminde Haçlı Seferleri en ince detayı ile okutulur. Roma ve Bizans konuları büyük ağırlık taşır. 19. Asırda Yunan devleti minyatür Bizans hayali ile kurulmuştur. Megali İdea bu minyatürün üzerine inşa edilmiştir. Yunanistan’ın değişmez dış politika hedefidir.”


“… Ancak, ABD ve Avrupa Topluluğu’nu arkasına alan Yunanistan, Türkiye’nin müzakereci tavrına karşı krizi tırmandırıcı rol oynamayı iç ve dış siyasetine daha yatkın buluyor.”


“Yunan devletinin temeli Türk düşmanlığına, kiliseye ve Megalo İdea’ya dayanır. Bu asırlarca böyle olmuştur. Devlet yöneticileri değişse de, Yunanistan’ın bu temel siyaseti değişmez.”


Emin olun bugün Yunan gazetelerinin internet sitelerine girdiğinizde dahi bolca papaz resmi veya günlük siyasete dair Hristiyan din adamlarının sözlerini ya da aşırı milliyetçi ifade ve söylem tarzını fark etmemeniz mümkün değildir…


Yaklaşık 30 yıl önce de benzer içeriklerle Yunan Oyunu sahnedeydi. Bugün yine sahnede ama daha sinsice ve daha birlikçe !!!


Türkiye'nin gelişmesine paralel olarak 'vize' konusundaki yavaşlar, Türki Cumhuriyetler ve İslam Coğrafyası'na bu kadar hızlı adımlar sizce tesadüf mü?


Vesselam, devletimiz her dâim uyanıktır.


Millet olarak uyumayalım yeter!


Allah'a emanet olunuz...


Selahaddin Koyuncu / Harb-i Strateji - 06.06.2024 

 

bottom of page