Gününüzü sadece diplomasiyle ilgili haberlere ayırsanız, inanın vakit yetirmeniz mümkün değil.
Son 1 ayda, Rusya, Çin, Hindistan, Avrupa Birliği, Amerika, Arap ülkeleri arasında öyle yoğun bir ziyaret trafiği var ki, kimin eli kimin cebinde belli değil.
Kötüyü çağırmak gibi gelmesin ama, dünya oldukça ciddi bir şeye hazırlanıyor... Bu Pasifik bölgesinde Tayvan üzerinden yeni ve uzun soluklu bir savaş mı olur, Rusya ile cephenin genişlemesi mi olur, Cezayir ve Tunus bölgesinde bir patlak mı olur yoksa Nijerya’da yeni bulunan petrol kaynaklarının savaşı mı olur bilemiyorum. Ancak, Amerika öyle tek kutuplu dünya hakimiyetini kolay bırakacağa benzemez.
Şimdi biraz derinleştirelim mi anlatmak istediğimizi?
Moskova’da Mart Ayı’nda olan patlama ve IŞİD Horasan mührü. Yani Afganistan, İran, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve çevresinde hortladılar.
Peki bu örgüte dair malumun ilanını kim yapmıştı?
ABD eski başkanlarından Trump.
Ne demişti peki? Hem de birkaç kez?
“IŞİD’i Obama ve Clinton kurdu…”
Arkasından Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, Kasım Süleymani'nin anma töreninda, "IŞİD'i Anbar'da Amerika kurdu" demişti. Zaten IŞİD’in gidip İsrail’de Amerika’da eylem yapmayıp Müslümanların kanına girmesinden belli değil mi ne amaçla kurulduğu?
Konuyu dağıttık, ama sonunda toparlamak için. Şimdi biraz daha dağıtalım…
Ukrayna – Rusya çatışmasından sonra Avrupa Birliği ve ABD’nin Zelenski’yi mayın eşeği olarak kullandığı artık birçok akl-ı selim olanın yorumu. Hatta Avrupa’da bu Amerika bağlılığının sorgusunu yapanlar da az değil.
Diğer tarafta ise Amerika Hindistan ile işi pişirme derdinde. Elbette bizim şatafat düşkünü üç beş Arap Krallığı’nı da ortaya karışık meze yaparak. Hani şu Hindistan üzerinden denemeye çalıştıkları bir ticaret yolu projesi var ya, dünyanın kanser merkezi İsrail’in de bir çıkış noktası olacağı proje.
Yunan’da oyun biter mi, hem Amerika hem Avrupa oynayabilir, itinayla. Onlara ‘Türk’ isminin korkusu yeter! Türkün merhametine sığınacaklarına her kucakta gezebilirler. Aldılar arkalarına Avrupa Birliği’ni (AB), sanıyorlar ki hiç dağılmayacak, hep besleyecekler nazlarını çekecek Avrupalılar.
Dünyanın gözü şu an 3 bölgede…
Biri Afrika ki, mübarek ne verimli toprakmış ki, Batılıların keşfettiği günden beri sömürdükleri yerde ne maden bitiyor ne zenginlik. Ama inşallah uyanıyorlar artık…
Asya Pasifik bölgesinde ‘Tayvan’ yumuşak karın.
Amerika uydu ülkesi Japonya ile o coğrafyada her an tetikte. Ve, Birleşik Krallık ve Avustralya ile oluşturduğu (AUKUS) ve NATO zaten emrinde. Avustralya gibi bir 40-50 milyar dolarlık savunma harcaması yapıyor düşünebiliyor musunuz? Acaba neden?
Rusya-Çin’e karşı, Türki Cumhuriyetler yani Orta Asya revaçta. Avrupa Birliği bölge ülkelerine yardımlar için kesenin ağzını açıyor, ABD'li heyetler her bir ülkede ziyarette veya elçiler aracılığıyla sürekli harekette... Hindistan, İran üzerinden liman kiralıyor, Putin, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Avrasya Ekonomik Topluluğu, Bağımsız Devletler Topluluğu, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği üzerinden Doğu’da her gün yeni bir adımın peşinde. Son ziyaretinde ‘Çin’in toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz, Tayvan Çin toprağıdır’ demesi de artık ABD’ye karşı çektiği esaslı restlerden biri.
Çin ile Amerika arasındaki ticaret savaşları hepimizin mâlumu.
Amerika’ya Ukrayna gibi bir mayın eşeği daha lazım.
"BAYRAM DEĞİL, SEYRÂN DEĞİL HESABI..."
Ermenistan’ın içinden çıkan çıbanbaşı ve olaylar boşuna değil. Gürcistan’da yabancı fonlardan yardım alan etki ajanlarına karşı yasa ve tepkiler de boşuna değil. Avrupa Birliği’nin Gürcistan’a ‘AB üyeliği’ vaadi boşuna değil. Azerbaycan’a karşı Ermeni lobisinin Türk düşmanlığı merkezli tavrı dolayısıyla, Fransa’nın açık ve net düşmanlığına rağmen AB’nin Azerbaycan’a güller dağıtması da boşuna değil.
Tüm bu karmaşıklığın arasında DAEŞ Horasan diye bir çıban başının hortlaması hiç boşuna değil.
Hem de Türkiye’nin Irak ile ‘Kalkınma Yolu-Kuru Kanal’ projesinin adımlarının hızlandığı, Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında ‘Türk Devletler Teşkilatı'nın (TDT) kurulduğu ve Asya-Avrupa arasındaki en güvenli ticaret yolu ‘Orta Koridor’ canlandığı bir dönemde…
Ne kadar tesadüf değil mi?
Hatırlatmalarımıza devam edip yavaş yavaş konuyu toparlayalım...
Avrupa Birliği !!! Bu 'birlik' kelimesi önemli, zira Almanya, Doğu ve Batı ayırımından duvar yıkıp birleşti! Fransa, meşhur kibrini bıraktı AB’nin içine dahil oldu. İtalya, ırkçılarını kamçıladı AB’li oldu. İspanya, ETA ve Katalan problemini çözdü ve birliğin üyeleri arasına katıldı. Ve Avrupa şu an Balkanlar’da ne kadar ülke varsa, eksiğine yükseğine bakmadan, hatta Sırbistan’ı azar beter ederek genişlemesini sürdürüyor. Hatta Sırbistan ile Bosna Hersek ve Kosova, hatta Arnavutluk ile Makedonya ile Yunanistan arasındaki gerilimleri de hiçe sayıp adeta susturarak...
Yani ‘kimlik’, ‘din’, ‘mezhep’ ayırımı gözetmiyor, en azından tehlike görmediklerinde. ULUSLAR ÜSTÜ, ULUS ÜSTÜ bir birleşmeyi duvarları yıka yıka, zorlaya zorlaya yapıyor. Ve cebine para girip, ekonomileri güçlendikçe ülkeler de bu ‘küçük (!)’ detaylara artık takılmıyor!!!
Biz de resim ne? İt mevzusundan, THY gibi dünya markası kurumlarımız üzerinden, Arapça tabelalar üzerinden, Mülteci üzerinden, Karadenizli, Kürt diyerekten ulus kimliği ile parça parça ayrılıklar körükleniyor. Ülkede her gün gerilim tırmandıracak veya olan gerilimi artıracak bir mevzu var. Hatta birileri zaman ayarlı patlayıcı gibi, zamanı gelince 'boooom' diyerek patlatıyor gündem değiştirme bombasını.
Biz PKK denen leşlerinde Ermeni oldukları tescillenen, ABD maşalarından çekmedik mi yeterince? Akıllanmadık mı, Kürtçe konuşamayıp da 'Kürt' taklidin yapan ne oldukları belirsizlerin oyunlarına aldanmaktan? Üç beş belediye ele geçirince ‘Kürt’ şovmenliği yapan kuklalar, neyi kaşıyor bu ülkede?
Devletimiz bu oyunlara karşı yıllardır elbette tecrübeli. Ve gerektiğinde gereğini yapacak kadar da kudretli. Tecrübeli ve kudretli, ancak hatanın telafisi yok, toleransı yok. Bu dönemin affı yok. Zira insanlar da ekonomiden kaynaklı bezginlik var, olaylara anlam veremeyen, ilgi odağı olma meraklısı, fenomen olarak para kazanma meraklısı bir nesil var. Üniversitelerde, misyonerlerin para vererek ‘lubunya’ denen LGBT sapıklığının bir başka versiyonunu çocuklarımızın beyinlerine işleyen bir mafya çetesi var. İnsan canını, malını, ırzını hiçe sayan ve ceza uygulamalarındaki boşlukları meslek haline getirip kullanan insanımsı türler var. Hain ve soysuz bolluğumuz da meşhur zaten, târih boyu…
Bu coğrafyada tesadüflere yer yok!
Bu coğrafyada yorgunluğa ya da dinlenmeye vakit yok!
Ve devlete, devleti yönetenlere küsmeye kimsenin hakkı yok!
Devleti yönetenlerin de büyük meselelerle boğuşurken de olsa, ihmal etmeye hakkı yok…
Vesselam, toprak altındakilerin hürmetine toprak üstündeki biz acizlere gaflet, dalalet ve ihanet yaşatmasın yaradan. At üstünde rahat yüzü görmeyen ataların torunları olarak, bu zorlu coğrafyanın nimetlerinin külfetini çekmeye devam.
Selametle…
Bayram Kılınçer / Harb-i Strateji - 28.05.2024