Yalan da olsa bir haber çıkmıştı; dünyanın merkezi Çorum diye...
Çorum merkezine bununla ilgili bir anıt dikilmiş, hatta kitap dahi yazılmıştı...
Turizm için fırsat olarak görenler açıklama yaparken, bazıları ise Kırşehir iddiasında bulunmuştu...
Bu haberin yanlışlığı doğruluğu bilimin işi. Farklı farklı ölçümler kullanıp, birbirini hiç tutmayan sonuçlara ulaşmak mümkün. Bırakalım bilim işini yapsın, biz gerçeklere bakalım.
Yüzlerce yıl önce yapılmış hanlar, kervansaraylar var birçok ilimizin kenarında. Nice ticaret kervanına, alış verişe hizmet etmiş. Günümüzde neden özellikle şehirlerarası yollardakileri restore edilip yeniden o ruhu canlandırmak kimsenin aklına bilinmez ama, bu yapılar adeta Türkiye'nin 'ticaretin yolu' olduğunun mührüdür bana göre...
'İpek Yolu', 'Baharat Yolu', antik çağda 'Pers Kral Yolu', 'Lapis Lazuli Koridoru', 'Vareg-Bizans Ticaret Yolu', 'Via Maris', 'Phrygia Ticaret Yolu', 'Kürk Yolu', 'Ceneviz Ticaret Yolu' gibi dünya ticaretine yol veren ticaret yolları tarih boyu üzerinde yaşadığımız topraklardan geçmiş. Doğu ile Batı arasında ticaretin en kestirme yolu olmak, coğrafyamıza zengin kültür ve tarih mirası bırakmış. Endülüs'ten Kafkasya ve Çin'e, Anadolu'dan Ortadoğu ve Afrika'ya uzanan eşsiz bir gönül köprüsü kurulmuş.
Bir an gündemi bırakıp ütopik bir hayale dalalım mı birlikte?
Irak, Suriye barış içinde, İran ve Ermenistan Türkiye'yi bölmek isteyen terör gruplarına destek vermiyor. Kafkasya ve Orta Asya'daki tüm Türk Cumhuriyetleri ile aramıza sokulmaya çalışılan fitneler yok, aksine kardeşlik bağlarımız en güçlü halinde...
Komşumuz Yunanistan asılsız iddialarını bırakmış, Ege'de Akdeniz'de Doğu ile Batı arasında birbirini tamamlayan iki 'ticaret ve menfaat dostuyuz' diyebilmiş. Kıbrıs'ta iki devlet el ele vermiş. Diğer komşumuz Bulgaristan'ın sınırı vızır vızır. Doğu'dan Batı'ya sevkiyat için karayolu, havayolu sürekli işliyor. Karadeniz'de ve Hazar'da hiç durmayan gemi trafiği, Gürcistan sürekli karayoluyla işleyen ticari trafikten mutlu.
Balkanlarda Kosova, Makedonya, Bosna Hersek ile Avrupa'nın başta enerji ve gıda olmak üzere bütün ihtiyaçları en ekonomik şekilde karşılanıyor. Ne enerji kaygısı var, ne gıdaya ucuz erişme kaygısı.
Ve elbette Orta Doğu ve Afrika. Arap Birliği ve Türk Birliği, Avrupa Birliği ile el ele vermiş dünyanın orta konumu olmanın avantajını derinden yaşıyor, yaşatıyor.
Mümkün mü? Elbette mümkün olur mu hiç? Bakın hayali bile kısa sürdü...
Avrupa'dan kalkıp Afrika'yı yüzyıllarca sömürmüş Batı Medeniyeti'nden bunu beklemek, hayal bir kenara olası ihtimal bile değil. Geçmişten gelen 'Haçlı Seferleri' kinini geçmişe gömemeyen, emperyalist zihniyetlerden bunu bekleme hayalimizden ve idealsizliğinden vazgeçebilmeliyiz. Yani acı gerçeklere dönüş zamanı...
Güçlü bir Türkiye, tarihte olduğu gibi bugün de ticaretin buluşma noktasıdır. Biz, tarihimizde olduğu gibi bugün de 'medeniyet, merhamet, insanlık' merkezi olmaya devam edeceğiz. Dinimiz de, örfümüz de, geleneğimiz, adetimiz bize bunu emreder.
'Kuru Kanal, Kalkınma Yolu Projesi', 'Orta Koridor', 'Bir Kuşak-Bir Yol, Yeniden İpek Yolu' projeleri tüm bölge ülkeleri için hayati önem taşıyan fırsatlardır. Avrupa, içerisinde sağladığı birlik ile zenginleşirken, Arap Birliği ülkeleri kendi topraklarındaki zenginliklere rağmen halklarını zenginleştirmekten yoksundur. Aynı şekilde Türk Cumhuriyetleri yıllardır Rusya'nın ve Çin'in sömürüsünden kurtulamamıştır. Ancak, ülkeler arasında doruğa ulaşan 'enerji' odaklı gelişmeler bu coğrafyalara zenginliklerini keşfetme ve zenginleşme fırsatları sunmaktadır. Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz ile deniz yollarının kazandığı önemin kullanılması, havayollarına ve karayollarına yapılan yatırımların demiryolları ve deniz ticaretine yönelik hamlelerle geliştirilmesi ülkemizi değerlendirecektir.
Ve elbette 'diplomasi!'.
Stratejik bu kadar projeyi yürütmek, hele ki tüm bu bölgelerde huzursuzluk için yirmi beşinci saatin peşinde olan iç ve dış şer odakları ile kolay değil elbet. İçeride birlik ve huzur sağlanabildikçe, dış politika konularına daha fazla enerji ayırmak mümkün olabilecektir. Sınırlarımızın ötesinde de odak bekleyen bu konularda sükunetle geçen her bir gün, tüm coğrafya bireylerinin zenginliği ve huzuru için atılan bir adım demektir.
Hiyerarşi'nin anarşiye dönüşmemesi için Türkiye kadar yeni projelerin tüm paydaşlarında azami dikkate ve geniş hamlelere ihtiyaç vardır.
'Doğru, çalışkan, küçüklerini seven, büyüklerini sayan, yurdunu milletini özünden çok seven, yükselme ve ileri gitme ülküsüne sahip, bu hedeflere durmadan yürüyecek, varlığını Büyük Türkiye varlığına armağan edecek' nesillerin devamlılığı memleket meselesidir...
Bayram KILINÇER I Harb-i Strateji