top of page

Tarihin Derinliklerindeki Zafer: Kutül Amâre

Osmanlı Devleti bir ölüm kalım mücadelesi verdiği I. Dünya Savaşı’nda yedi cephede, yedi devletin ordularıyla savaşmıştı. 1914-1918 yılları arasında, dört yıl süren bu amansız mücadelede Türk tarihinin en şanlı sayfalarının yazıldığı Çanakkale Zaferi’nden sonra kazandığımız diğer büyük ve anlamlı zafer, Irak Cephesi’ndeki Kûtulamâre’nin 4,5 ay kuşatma altında tutulmasından sonra 13.300 kişilik İngiliz ordusunun esir alınmasıyla gerçekleşen Kûtulamâre Zaferi’dir (29 Nisan 1916).


Muzaffer Albayrak - Tarihçi, Yazar, Tubitak Yayınları, Mayıs 2016



Osmanlı Devleti, 1914 yılının Ağustos ayında I. Dünya Savaşı başladığında tarafsızlığını ilan etmiş ve bu savaşa dahil olmamıştı. Ancak Almanya ile imzaladığı ittifak antlaşması sebebiyle 1914 yılının Ekim ayı sonunda “Karadeniz Baskını” adıyla bilinen, Türk donanmasının Rus limanlarını topa tutmasıyla bir oldubitti yaşanmış ve fiilen savaşın içine çekilmişti.


İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve Rusya) derhal Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ederek harekete geçtiler. 1914 yılı Kasım ayı başında, Rusya Kafkasya üzerinden doğu cephesine saldırırken, İngiltere de Basra Körfezi’ne asker çıkararak bu bölgeyi işgale başladı. Yıllardan beri Basra Körfezi ile yakından ilgilenen İngiltere’nin fırsatı ganimet bilerek Irak’ta bir cephe açmasının kendi açısından mühim sebepleri vardı.

Bunları şöyle sıralayabiliriz:

•İngiliz İmparatorluğunun can damarı olan Hindistan yolunun güvenliği için Basra Körfezi’ne hakim olmak

•Irak, İran ve Basra Körfezi’nde elinde bulundurduğu petrol kaynaklarını kontrol altında tutmak

•İngiliz nüfuzunu Irak’tan itibaren Arap coğrafyasında yaymak ve Arapları Osmanlı Devleti aleyhine döndürmek

• Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan Almanya’nın fırsattan istifade ederek öteden beri nüfuz alanı kurmaya çalıştığı Irak ve Basra Körfezi’ne inmesini engellemek


OSMANLI'NIN HARP İLANINDAN ÖNCE KUTÜL AMÂRE KUŞATILDI

İngilizler siyasi, ekonomik ve askeri açıdan son derece önemli gördükleri bu gerekçelerle 6 Kasım 1914’te önce Basra Körfezi kıyısındaki Osmanlı toprağı Fav’a asker çıkardılar. Hemen peşinden İran sınırında petrol tesislerinin bulunduğu Abadan’a yerleştiler. İngilizler Fav’a asker çıkarıp harbi başlattıklarında henüz Osmanlı Devleti resmen İngiltere’ye harp ilan etmemişti. İngiltere’ye harp ilanı tarihi 11 Kasım 1914’tür.

Osmanlı Devleti bir anda kendini harbin içinde bulduğu Kasım ayı itibarıyla, merkezden uzak bu bölgede hazırlıksız yakalanmıştı. Fav’a çıkan İngiliz kuvvetlerine karşı konulamadığı gibi Basra üzerine yürümesi de engellenemedi. İngilizler 22 Kasım

1914’te Basra’yı işgal etti.


Basra bölgesindeki Osmanlı kuvvetlerinin komutanı Albay Suphi Bey, Kurna mevkiinde İngilizleri durdurmak istediyse de bunu başaracak kuvvete sahip değildi ve 9 Aralık 1914’te Kurna İngilizler tarafından işgal edildi.


Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktada bulunan Kurna’nın İngilizlerin eline geçmesi ve buradan hareket edecek İngiliz birliklerinin Fırat ve Dicle boyunca önlerinin açılması üzerine durumun ciddiyetini fark eden Osmanlı Genelkurmayı, Yarbay Süleyman Askeri Bey’i takviye kuvvetlerle birlikte bölgeye gönderdi. Irak Genel Komutanı unvanıyla bölgeye gelen Süleyman Askeri Bey, Arap aşiretlerinden oluşturduğu yardımcı kuvvetlerle takviye ettiği ordusuyla 10 Ocak 1915’te İngilizleri Rota Muharebesi’nde yendi ancak kendisi de bu muharebede yaralandı.


İngilizler uğradıkları başarısızlık üzerine kuvvetlerini artırarak yeniden harekete geçti. 14 Nisan 1915’te Şuayyibe Muharebesi’nde Osmanlı kuvvetleri mağlup olarak geri çekildi. Bu muharebede yaralanan ve mağlubiyeti kabullenemeyen Süleyman Askeri maalesef canına kıydı. Irak cephesi kumandanlığına Albay Nureddin Bey tayin edilerek İngilizlerin durdurulmasına çalışıldı. Ancak karşılarındaki Osmanlı kuvvetlerinin

zayıfığını fark eden İngilizler bundan istifade ederek hızla kuzeye doğru ilerlediler.

Nureddin Bey, Kûtulamâre’de bir savunma hattı oluşturarak İngilizleri durdurmak istediyse de bunu başaramadı ve Kûtulamâre 29 Eylül 1915’te İngilizlerin eline geçti.


İNGİLİZ ORDUSU BAĞDAT'A YÜRÜDÜ

İngiliz ordusunun Bağdat üzerine yürümesi Irak cephesinde tehlikeli ve buhranlı bir durum oluşturmuştu. Derhal bu cepheyi savunmak üzere müstakil bir ordu kuruldu. 6. Ordu adı verilen bu kuvvetin başına Alman Mareşal von der Goltz getirildi.

Kûtulamâre’yi ele geçiren İngilizler, Bağdat üzerine yürüdü. Osmanlı kuvvetlerinin komutanı olan Nureddin Bey Bağdat’ın hemen güneyinde Selmanı Pâk’ta İngilizleri karşıladı. Çok çetin geçen Selmanı Pâk Muharebesi’nde son derece kahramanca ve

azimle muharebe eden Osmanlı kuvvetleri, İngiliz Generali Townshend komutasındaki İngiliz ordusunu mağlup ederek 25 Kasım 1915’te geri çekilmek zorunda bıraktı.

İngiliz birlikleri hızlı bir geri çekiliş hareketiyle 3 Aralık 1915 günü Kûtulamâre’ye gelerek kasaba çevresinde savunma tertibatı aldı. Nureddin Bey kumandasındaki Osmanlı birlikleri de 7 Aralık 1915 günü Kûtulamâre mevzilerini kuşattı.


Kûtulamâre’ye sığınan ve savunma pozisyonuna geçen İngiliz ordusunun amacı, Osmanlı kuvvetlerinin Basra’ya inmesine mani olmak, Kûtulamâre’yi bir köprübaşı yapıp yetişecek olan takviye kuvvetlerle yeniden Bağdat üzerine yönelmekti.

Kûtulamâre’yi kuşatan Albay Nureddin Bey, İngiliz komutan General Townshend’e bir mektup göndererek teslim olmasını teklif etti ancak bu teklifine red cevabı aldı. Osmanlı ordusu Kûtulamâre’yi silah zoruyla düşürmek için 10 Aralık ve 24 Aralık’ta yaptığı taarruzlarda maalesef çok zayiat vermesine rağmen başarılı olmadı.

Artık bundan sonra Osmanlı ordusu için yapılacak şey İngilizlerin teslim olmasını beklemek ve Irak cephesindeki İngiliz Genel Komutanlığı’nın Basra’dan yola çıkardığı kurtarıcı kuvvetlerin önünü kesmekti. 10 Ocak 1916’dan 22 Nisan 1916 tarihine

kadar Kûtulamâre’nin 30 km. kadar doğusunda, Dicle nehrinin her iki yakasında Basra’dan gelen İngiliz ordusu ile bunların önünü kapatan Osmanlı kuvvetleri arasında çetin muharebeler yaşandı. Dicle nehrinin sol sahilinde bulunan Felahiye mevzilerinde tam dört ayrı muharebe yaşandı. Nehrin sağ sahilinde ise Sabis ve Beyt-i İsa muharebelerinde İngiliz ordusu na geçit verilmedi. Irak İngiliz Genel Komutanlığı,

Kûtulamâre’de kuşatılan 13 bin İngiliz askerini kurtarmak için giriştiği ısrarlı ve inatçı taarruzlarında, kurtarmaya çalıştığı asker sayısının iki katına yakın

askerini kaybetmişti. Osmanlı ordusunun bu muharebelerdeki zayiatı ise 15 bin kadardı.

7 Aralık 1915’ten 29 Nisan 1916’ya kadar süren kuşatma sırasında Osmanlı ordusu bir tarafan Kûtulamâre’yi kuşatırken diğer tarafan da kuşatılan İngilizleri kurtarmak için gelen İngiliz ordusuyla muharebe etmekteydi.


4 AY 23 GÜN SÜREN KUŞATMA

4 ay 23 gün süren Kûtulamâre kuşatmasında mahsur kalan ve beklediği kurtarıcılar bir türlü gelmeyen General Townshend’in, en son ümidi olan Julnar’ın da Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmesi üzerine bütün ümitleri yok oldu.

İngiliz Irak Genel Komutanlığından aldığı onay üzerine teslim olma müzakerelerine başladı. Osmanlı 6. Ordusu Komutanı Halil Paşa ile General Townshend, teslim şartlarını görüşmek üzere 27 Nisan 1916’da Dicle nehri üzerinde buluştular. General Townshend, 1 milyon İngiliz sterlini ve bütün silahlarla malzemeleri teslim etme karşılığında kendisi ve askerlerinin serbest bırakılmaları teklif etti. Halil Paşa ise İngilizlerin kayıtsız şartsız teslim olmalarını ileri sürdü. Bu yüzden görüşmelerden

bir sonuç alınamadı.

Başka çaresi kalmayan General Townshend 28 Nisan 1916 günü Halil Paşa’ya bir mektup göndererek 29 Nisan öğleden sonra kayıtsız şartsız teslim olacağını bildirdi.


Teslim günü olarak kararlaştırılan 29 Nisan 1916 günü, İngiliz ordusu komutanı General Townshend saat 13.35’te telsiz-telgrafa Irak İngiliz Komutanlığına son mesajını göndermişti:

“Kût’ta bulunan İngiliz askerlerini teslim almak üzere bir Türk alayı yaklaşmaktadır. Hem kalenin hem de şehrin üzerine beyaz bayrağı çektim. Taburlarımız saat 2’de Şamran yakınındaki kampa girmeye başlayacak. En son yapılacak iş telsiz makinesini

imha etmek olacak.

Kût’tan bütün gemi ve istasyonlara elveda! Hepinize iyi şanslar!

General Townshend



29 Nisan 1916 günü saat 14.30’da Binbaşı Nazmi Bey komutasındaki 3. Alay, marşlar söyleyerek Kûtulamâre’ye girdi ve hükümet binasına Türk bayrağını çekti.

Teslimden sonra Kûtulamâre’ye gelen Halil Paşa, General Townshend’le görüştü. Townshend teslim gereği kılıcını Halil Paşa’ya uzattı. Ancak Halil Paşa, bir alicenaplık örneği olarak askerlik vazifesini hakkıyla yerine getiren generali kılıcını kendisine iade

ederek onurlandırdı.


Halil Paşa, 29 Nisan 1916 günü emrindeki 6. Ordu birliklerine yayınladığı mesajda, subaylarını ve erlerini tebrik ettikten sonra mesajını: “Bugüne ‘Kût Bayramı’ adını veriyorum! Ordumun her ferdi her yıl bugünü kutlarken, şehitlerimize yâsinler, tebarekeler, fâtihalar okunsun!” sözleriyle bitirmişti.


Teslim alınan Kûtulamâre’de bulunan bütün personel, malzeme, eşya ve her çeşit mühimmatın toplanması ve muhafazası görevi 3. Alay’a verildi.


Teslim olan İngiliz kuvvetlerinin subay ve er olarak sayısı şudur:

General rütbesinde İngiliz subayı: 5

Teğmenden albaya kadar rütbelerde İngiliz subayı: 272

Hintli subay: 204

İngiliz eri: 2592

Hintli er: 6988

Muharip olmayan er ve hizmetli sınıfı: 3248

Toplam: 13.309





bottom of page